Bir ev var tamam mı böyle yeşillik bir yerde insanlıktan uzak biraz ama o kadar da uzak değil. Bahçesi falan var yakınında göl nehir neyim bir şey var. İki sahibi var bu evin. Biri soprano diğeri bass. Bu evi bass'ın en yakın arkadaşı tasarlıyor. En üst katın çatısının bir kısmını cam yapıyor. Orada yatınca yıldızları gökyüzünü görüyorsun. Bahçede iki üç ufak kulübeleri daha var. Çok tatlı bir pandaları var çünkü ve bir de yavru filleri var çok sevimli bir şey o da bir tane de o muhitin hayvanları sığına bilsin diye. Bahçelerinde bambu ağaçları var mandalina ve muz ağacı da var ufak patates ektikleri bir yer var çünkü bass patates mandalina ve muzu çok sever. Ufak seramsı bir kısmı da var bahçenin değişik bitki ve meyvelerinde yetişebilmesi için evin içini sopranonun zevkine göre döşenmiş yer yer bass'ın dokunuşları olmuş tabi ki. Üst katın bir kısmından alt katın koridorunun bir köşesine inen bir direk var ve üst katta direğin geçtiği yerin etrafı delik ama karanlıkta tehlikeli olacak bir yerde değil. Çocukluğunda böyle bir şey olmasını hayal edermiş evinde üst kattan alt kata vııjjt diye kaymak için bir de ses yalıtımı yapılmış bir müzik odaları varmış içinde elektrodan akustiğe bassa bir çok gitar varmış bateri ve klavye de varmış trompet ve saksafon da tabi ki bir de bass'ın spor tutkusu adına bir spor odaları varmış ağırlıklar aletler falan varmış. Salonda kocaman bir televizyon seti varmış. Hiç televizyon izlemezlermiş ama filmlere bayılan bu insanlar film keyifleri için böyle bir sistem kurmuşlar kocaman bir film arşivleri varmış raflarca filmler izlemişler. Ve '' Kütüphaneleri ! '' üst katın uzuuun koridorunun tamamı kütüphaneymiş tabi ki salonun penceresiz bir tarafında da geniş bir kitaplık varmış önceden pek kitap okumazmış bass, soprano öğretmiş ona kitap okumayı onunla bu güzel alışkanlığı edinmiş bazen ona şiir okurmuş birinin yada kendinin alt katın koridorunda sopranonun çizimleri çerçeveletilmiş bir şekilde duruyormuş saprano aslında düşünmemiş bunu bass istemiş ''duvarlardan sen aksın asalım çizdiklerini ^^ '' demiş. Bu ev onların her zaman geldikleri bir yer değil onların kaçtıkları evmiş yazları dünyayı dolaşsalar da genelde iki üç haftasını mutlaka buraya ayırırlarmış. sonuçta filleri ve pandalarını özlüyorlarmış. Onlar bu eve '' Evcik '' demiş ve çok sevmişler o evi. anlaşılan ev de onları çok sevmiş..
(Ne ütopya değil mi) ( www.youtube.com/watch?v=3CWWWzVdlHY )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder